O, daha 14 yaşındaydı. Adı Mattia Ahmet Minguzzi’ydi.
Dünyalar tatlısı, yüzünde gülücük eksik olmayan, tertemiz bir çocuktu.
Ama 24 Ocak 2025 günü, bu masumiyet karanlık eller tarafından yok edildi.
YORUM: Ali Akdemir

KANIMIZI DONDURAN GELİŞMELER
Bir çocuk haince bir saldırıya uğradı… ve hayattan koparıldı.
Bu yetmezmiş gibi;
Henüz mezarına bile alışamayan ailesi, ikinci bir acıyla sarsıldı.
Mattia’nın mezarı tahrip edildi.
Aile tehdit edildi.
Sosyal medyada nefret dolu mesajlar yağmaya başladı.
Ve nihayet, bu korkunç eylemleri gerçekleştirenlerden yedi kişi tutuklandı.

Ama tutuklamalar bir çocuğun yok edilen hayallerini geri getirebilir mi?
Bir annenin gözyaşlarını dindirebilir mi?
Ya da bir babanın yüreğindeki kor ateşi söndürebilir mi?
Mattia’nın ailesi, henüz çocuklarının acısını doya doya yaşayamadan,
onun ardından bir mezar taşı başında dua edemeden,
nefretin, kinin ve karanlığın hedefi oldu.
Bir çocuk öldürüldü.
Ardından bir mezar parçalandı.
Ve tüm insanlık, bir kez daha vicdanını yitirdi.

Ben bu soruyu kendime günlerdir soruyorum:
NE OLDU BİZE?
Bu kadar mı kolay oldu kötülüğü normalleştirmek?
Bu kadar mı kolay bir çocuğun güzelliğine, ailesinin acısına saldırmak?
İçimi kemiren bu düşünceleri artık daha fazla taşıyamadım.
Sizlerle paylaşmak istedim.
Belki birlikte utanırız.
Belki birlikte sorgularız,
ve belki… birlikte değişiriz.

BİTSİN ARTIK BU NEFRET.
SONA ERSİN BU KİN.
Ve dilerim ki, adalet;
Mattia’ya, ailesine, ve vicdanı olan herkese karşı işlenen bu korkunç suçun hesabını en ağır biçimde sorar.
“vurma dedim vurulursun
kandan kına yakan var mı
kandan kına bre yezit
yakınıp da onan var mı
sen yarını ne sanırsın
yarın vuran bre yezit
bu dünyada barınır mı” hasan hüseyin korkmazgil
