Bir süredir Türkiye genelinde şubeleri olan Köfteci Yusuf restoran zincirinin ürünlerinde domuz eti bulunduğu iddiaları üzerine başlayan tartışmalar devam ediyor.
Ben de bu konuya ilişkin kendi çapımda yaptığım araştırmalar sonucunda düşüncelerimi paylaşmak istedim. Yusuf Akkaş’ı kişisel olarak tanımıyorum ve herhangi bir iş ilişkimiz yok. Ancak zaman zaman Türkiye’ye gittiğimde Köfteci Yusuf’a uğrar, köftesini yerim. En son 19 Eylül’de Isparta’dan Bursa’ya yolculuk yaparken uğramış, köftesinin tadına bakmış ve üzerine ikram edilen çaydan içmiştim. Hatta Isparta’da Köfteci Yusuf şubesine uğradığımda, gazeteci arkadaşım Rıza Atamtürk ile karşılaşmıştım.
TARTIŞMALAR DEVAM EDİYOR!
Köfteci Yusuf’un bazı şubelerindeki ürünlerde domuz eti bulunduğu iddiaları tartışmaları alevlendirdi. Bu olayda, kimileri bunun bir komplo olduğuna inanırken, kimileri de domuz eti kullanılmış olabileceğini düşünüyor. Tartışmaların merkezinde şu soru var: Tağşiş mi, komplo mu?
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yaptığı denetimlerde, bir zincir restorana ait numunelerde domuz eti bulunduğuna dair tespitler gündeme geldi. Bu numunelerin Ankara’daki iki restorandan, şubat ve mart aylarında alındığı belirtildi. Haberlerin yayılmasının ardından Köfteci Yusuf’un bazı şubeleri boş kaldı. Boş restoranlara giden vatandaşlar bu anları videoya kaydedip sosyal medya hesaplarından paylaştı. Yorumlar incelendiğinde ise yaşananların bir “komplo” olduğunu düşünenlerin yaygın olduğu görülüyor.
YUSUF AKKAŞ’IN AÇIKLAMASI: “Ben Garip Bir Kuşum”
Köfteci Yusuf’un sahibi Yusuf Akkaş, Sözcü Medya Grubu Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’e verdiği röportajda şöyle konuştu: “Başıma ne getirildiğini bilmiyorum. Olayı adalete bildirdim, benim siyasi gücüm yok. Türkiye genelinde 280 iş yerimiz var. Yanımda 12 bin kişi çalışıyor. 700’den fazla gıda mühendisi ve veteriner var. Böyle bir şeyi yapmaya kalkışsanız bile yapamazsınız. Ben garip bir kuşum; yanımda çalışan 12 bin kişinin yüzüne kara leke sürdürmem.”
ALİ AKDEMİR YORUM: Köfteci Yusuf’a Sahip Çıkmalıyız
12 bin kişiye istihdam sağlayan, fiyatları diğer işletmelere göre daha uygun olan, tamamen milli sermaye ve milli girişimci bir marka olan Köfteci Yusuf’a sahip çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Şu anki veriler ışığında bu olayın bir kumpas olduğunu düşünüyorum. Köfteci Yusuf’u linç ve karalama kampanyalarına karşı savunmalıyız. Küresel fast food firmalarının yerli işletmeleri yok etme çabalarına karşı çıkmalı, onların ekmeğine yağ sürmemeliyiz. Bir vatandaş olarak, Köfteci Yusuf’a sahip çıkmanın insani bir görev olduğuna inanıyorum.
Unutmayalım, milli girişimcilere zarar vermek, ülkemizin geleceğine zarar vermektir. Bu tür iddiaların sadece bir marka değil, yüzlerce çalışanın ekmeğiyle oynadığını da göz ardı etmemeliyiz.
