Fiziksel engeline rağmen hayata tutunmayı başaran; Malatyalı aktivist ve yazar Ali Haydar Koyun

Yaşadığımız Kovid 19 pandemi sürecinde “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” kapsamında  farkındalıkların gündeme geldiği  şu günlerde,  engel tanımayan bir kahramanımızı sizlere tanıtmak istiyorum. Kimi doğuştan kimisi de kaza ve hastalık sonucu hayata bir sıfır yenik başladılar.

Haber/Yorum: Ali Akdemir

Ancak onlar hayatın kendilerine  biçtiği sınırlar içersinde kalmaya  asla razı olmadılar.  Engelleriyle barışık yaşayarak, pes etmeden hayata dört elle  tutunmayı başardılar.

 İşte engelleri sevgi ve azimle aşıp,  başarı hikayesine imza atan,  Malatyalı aktivist-yazar Ali Haydar Koyun‘un örnek yaşam öyküsü.

 Engelleri Aşarak Üniversiteyi Bitirdi ve 5 Kitap Yazdı

Malatya’da, küçük yaştan itibaren tekerlekli sandalyeye bağlı olarak bugüne kadar yaşamını sürdüren Ali Haydar Koyun (52), bedensel engeline rağmen 21 yıl boyunca Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi Başkanlığı görevinin yanı sıra üniversiteyi bitirerek, 5 kitap yazdı. Aynı zamanda yerel bir gazetede köşe yazarlığı da yapan Koyun, bir yandan engelli vatandaşların sorunlarını dile getirirken, diğer yandan da kendisini her alanda geliştirmeyi ihmal etmedi.

Ali Haydar  Koyun henüz 4 yaşındayken yakalandığı romatizma hastalığının yol açtığı eklem kireçlenmesi nedeniyle 1979 yılında ortopedik engelli olarak, yaşamının bundan sonraki bölümünü  tekerlekli sandalyeye bağlı olarak  sürdürmek zorunda kalır.

Açıköğretim Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü’nden mezun olan Koyun, 21 yıl Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şube Başkanlığı, 4 yıl Türkiye Sakatlar Derneği Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilciliği görevlerinde bulunur.

Sessizliğim‘ adını verdiği şiiri kitabı, ‘Bu Hayatta Ben de Varım‘, ‘Sevginin Gücü‘, ‘Senden Alacaklıyım Aşk‘ ve ‘Ötelenen Hayatlar‘ isimli öykü kitaplarının yazarı olan Ali Haydar Koyun, yerel bir gazetede ise köşe yazarlığı yapıyor. Koyun, 4 yaşındayken yakalandığı romatizma hastalığı nedeniyle 1979 yılından sonra  bir daha yürüyemediğini kaydederek, “Vücudum tüm eklem yerlerinden kireçlenmeye yol açtı. Yıllarca dört duvar arasında yaşamımı sürdürdüm. İlk tekerlekli sandalyeme kavuştuktan sonrada bir daha kapalı alanda, evde oturmadım ve toplum içine çıkmaya başladım” dedi.

SINAVDA BARAJIN ÜZERİNDE PUAN ALINCA ŞOK GEÇİRDİM

Hastalığı nedeniyle eğitimine uzun bir süre ara vermek zorunda kaldığını ifade eden Koyun, “İlkokul 5’ten sonra eğitimime devam edemedim. 1996 yılında dışarıdan bitirme sınavlarına girerek ortaokul diplomasını aldım. 2016 yılında açıköğretim lisesini dışarıdan bitirdim. Kendi bilgi deneyimimi görmek amacıyla üniversite sınavına girdim. Üniversite sınavında temelim olmadığı için barajı geçemeyeceğimi düşünüyordum ama sonuçlar açıklandığında barajın bir hayli üzerinde bir puan aldığımı görünce şok geçirdim. Bedensel engelim olmam sebebiyle özgün eğitime devam etmekte sıkıntı yaşayacağımı düşünerek, açıköğretim fakültesini tercih ettim.  Açıköğretim Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü’nü bitirdim.  Bu yılda DGS sınavına girerek, eğitimimi 4 yıllığa tamamlamaya karar verdim. Şu anda Açıköğretim Fakültesi’nde Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nde okuyorum” diye konuştu.

ENGELLİLERİN ADIYLA RANT İÇİN DERGİ SATANLAR VAR’

21 yıl Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şube Başkanlığı görevinde bulunduğunu anımsatan Koyun, “2015 yılında derneğimizin genel kurur kararıyla kapanmasının ardından örgütlü mücadelem son buldu. Şu anda  bireysel olarak mücadeleye devam ediyorum.  21 yılda çok güzel çalışmalar yaptık. Her şeyden önce siyasi ve idarecilerin engellileri tanımadığı bir süreçten gerek bürokrasinin, idarecilerin ve siyasilerin hatta vatandaşların engellileri tanıdığı bir şehre kavuştuk. Bu, 1994 yılında ekmiş olduğumuz tohumların yeşerdiğinin bir göstergesidir. Engelli vatandaşların problemlerini yerel medyanın desteğiyle duyurduk. Dergi çıkarttık tabii Türkiye’de yaşanan bir sıkıntıyı da dile getireyim; engellilerin adıyla rant elde etmek için dergi satanlar var, ortada büyük bir para dönüyor, biz çıkarttığımız dergileri ücretsiz dağıttık” ifadelerini kullandı.

“3 ARALIK  KUTLAMAYLA KURTARILACAK BİR GÜN DEĞİL

Koyun, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün bir kutlama günü olmadığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Dil alışkanlığımı yoksa bilinçaltına yerleşmesinden dolayı mı her şeyi kutlar hale geldik. Yetkililere, Ben engelli olduğum için mi kutluyorsunuz?’ diye sormak istiyorum. Hiç kimse engelli olmak ister mi, istemez. Engelliler Günü aslında sorunların çözülmesi, artık evrensel standartlarda bir yaşam şekline kavuşmak dile geldiği bir gündür. Ama nedense maalesef ülkemizde ‘kutlama’ kelimesiyle dile getiriliyor. Biz ziyaretle, çiçek takdimiyle ve çeşitli etkinliklerle günün kurtarılmaya çalışıldığını görüyoruz. Oysa o gün kurtarılacak bir gün değil, biz sadece 365 günün her günü hatırlanmak istiyoruz. Sadece 3 aralıkta değil. Benimde en sevmediğim günlerden biridir. 3 aralık günü geldiği zaman strese giriyorum.”

TOPLUMDA KABUL GÖRMEK

Ali Haydar Koyun,  yazdığı kitaplarında  engellilerin toplumda kabul görmesini ve yaşadıkları sıkıntıları anlattığını ifade ederek, “Bir engelli vatandaş olarak engelsiz bir hayat için mücadele veriyorum. Bireysel olarak verdiğim mücadelemi ayrıca  gazete köşe yazılarımda da sürdürüyorum. Kitaplarımı  okuduğunuzda yeri geldiğinde duygulanacaksınız, hüzünleneceksiniz, yeri geldiğinde ise sevinecek ve mutlu olacaksınız. Öyküleri yüreğinizde hissedebildiyseniz ve bu duyguları yakalayabildiyseniz siz hala koca yürekli bir insanınız demektir. Her öyküde aslında kendinizden bir şeyler bulacağınıza ve yaşamınıza yepyeni bir soluk getireceğine inanıyorum. Amacım bu tolumun içinde engellilerinde yaşadığını, onlarında üzülerek ağlayabildiklerini, kısacası onlarında etten kemikten canlı bir insan olduklarını görmenize katkı sunmaktır” şeklinde konuştu.

YORUM: YOLUN AÇIK OLSUN KAHRAMAN!

Unutmayalım’ ki hayatın bize neler getireceği, bizden neler götüreceği belli değildir. Gün gelir, bizde  engelli duruma düşüp, yardıma muhtaç hale gelebiliriz. Hiçbirimizin yarınının ne olacağı, belli değildir.

Engelleri aşamayanlar, onları aşılmaz görenlerdir. Bu anlamda Malatya’lı kahramanımızın hayata tutunma öyküsü bizlere örnek olmalıdır. Ona bundan sonra ki  mücadelesinde başarılarının devamını diliyorum ve yolun açık olsun kahraman diyorum.

YAŞATMAK  YAŞAMAK KADAR  KADAR GÜZELDİR

Unutmayalım ki engellilere saygı onlara yaşam sevinci verir,  onların hayata bağlanmasına, tutunmasına  katkı sağlar. Engellilere empati ile yaklaşmanız, her engelli insanımızın mutlu gülüşlerinde sizleride var edecektir.

Her zaman yanıbaşımızda olan, an gelip göremeyen, an gelip yürüyemeyen, tutamayan, an gelip ağlayıp, an gelip gülemeyen, hayalleri bile yasak olan,  yürekleri sımsıcak olan engellilerimizi  unutmayalım!!!

Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için var oldukça hayat yaşanılası olacaktır…

Engelsiz ve özgür bir dünya için,  duyarlı, paylaşımcı insan sayısının artması ve  koronavirüssüz sağlık dolu güneşli günlerde buluşma dileğiyle sevgi ve saygılar.