NUSRET ÇETİN’İN ANİ ÖLÜMÜ SEVDİKLERİNİ ÜZDÜ!

“Ölüm son uyku değil, son uyanıştır!”Walter Scott

Haber/Yorum: Ali Akdemir

22.01.1959 İzmir/ Torbalı doğumlu Hamburg’da  beyefendi kişiliği ile insanların sevgisini kazanan Nusret Cetin, ani olarak kalp krizi geirip, 2 hafta kaldığı hastahanede yaşam mücadelesini 16. Kasım pazar günü kaybederek vefat etti.

Daha çok küçük yaşlarda babasi  Halil bey’i kaybeden  Nusret Çetin’in , toplam 4 kardeş oldukları, Şenol Çetin’le evli, iki çocuk babası olduğu, annesi Nuriye hanım’ın ise,  93 yaşında ve izmir’in torbalı ilçesinde yaşadığı öğrenildi.

03. kasım salı günü eşi Şenol Çetin’le evde olduğu sırada  kalp krizi geçirip Harburg A.K hastahanesinin yoğun bakım ünitesine kaldırılan Çetin,  bir ara iyileşme eğilimi gösterip normal bölüme alınır.  O sıralarda ikinci kez kalp krizi geçirmesinin ardından Nusret Çetin, 12. kasım pazar günü acil olarak kalp amaliyatına  alınır.  Amaliyata olumlu yanıt vermeyen Çetin’in, böbrek ve karaciğer’inin de iflas ettiği bildirilir.  Pazartesi günü ise yapılan tüm tıbbi müdahalelere rağmen durumunda düzelme görülmeyen Nusret  Çetin,  eşi Şenol hanım ve çocuklarıyla vedalaşmasının ardından hayata gözlerini yumar.  

  61 YAŞINDA HAYATA VEDA ETTİ

Henüz 11 yaşındayken,  49 yıl önce Almanya’ya ailesiyle birlikte iş göçü münasebetiyle gelip yaşamını Hamburg’un Harburg semtinde bugğne kadar sürdüren makine elektrik teknikeri Nusret Çetin’in,  sırasıyla önce Hamburg Türk dernekleri  Koordinasyon kurulunda,  Atatürk Kültür merkezinde  ve sonrasında Hamburg Sivaslılar ve Sivasspor Taraftarları Derneğinde yöneticilik yaptığı öğrenildi.  Çetin’in son olarak  başkan yardımcısı olarak  görev yaptığı Sivasspor derneğinin baskanı Ruhi Özer, “2001 yılında tanıdığım Nusret Çetin’le bir dönem Türk Dernekleri Kordinasyon Kurulunda  beraber çalışma arkadaşlığı yaptım. Daha sonra 2012 yılında Hamburg Sivaslılar derneğinin kurucusu ve son 7 yıla yakındır da Başkan yardımcılığı yapan Nusret Çetin,  iyi bir dost, iyi bir çalışma arkadaşı, bir yoldaş, tarifsiz bir yardım elçisi, yurt dışında güvenilir bir kardeş idi. Başta eşi Şenol hanım olmak üzere diğer aile fertleri ve derneğimizin tüm sevenlerinin başı sağ olsun.  Mekanın cennet olsun Nusret kardeş! Seni hep rahmetle anacağız” dedi.

KOLUM KANADIM KIRILDI!

15 yıllık hayat arkadaşını ani gelen bir ölümle kaybetmekten dolayı  adeta şoka giren ve bir hayli üzgün olan Şenol Çetin‘in ise, “O benim her şeyimdi. O yaşadığımız sürece beni hiç kırmadı, üzmedi. Geleceğe dair birlikte hayaller kurardık. Kurduğumuz hayalleri adım adım gerçekleştirmeye başladığımız bir dönemde bizleri böyle çaresiz bırakıp gitmesi inanılır gibi değil.” dedi.   Konuşmakta bir hayli  zorlandığı görülen Şenol Çetin, sözlerini söyle bitirdi.”O yaşadığımız sürece beni hiç incitmedi. Gittigi yerde o da hiç  incinmesin

Yakın aile dostlarından olan Birgül  Erdoğaner‘de yaşanan zor günlerde arkadaşı Şenol Çetin’i teselli etmeye çalışarak, “Ben yakın bir zaman da kardeşimi kaybettim. Şimdi ise, ikinci kardeşimi toprağa verecek olmanın tarif edilmez üzüntüsü içersindeyim.  Bu acı dayanılır gibi değil” dedi.  

O MUSTAFA  KEMAL SEVDALISI  BİR  YÜREKTİ!.

O insan sevdalısı bir yürekti. O güzellik, Erdem, Onur, Emek demektir!!! O aşka aşık  bir kişilikti. O Musatafa Kemal sevdalısı bir yürekti.

Sosyal-toplumsal sorunlara karşı son derece duyarlı bir yapıya sahip olan ve  Atatürk sevdalısı  kimliğini her yerde söylemekten çekinmeyen Nusret Çetin‘in aynı zamanda Fenerbahçe Spor kulubü taraftarı olduğu belirtildi.

Cenaze töreninin muhtemelen önümüzdeki günlerde merhumun yaşadığı semt olan Harburg’da  yapılacağı daha sonra  naaşı, memleketi İzmir Torbalı’da toprağa verilmek üzere Türkiye’ye gönderilecek.

ALİ AKDEMİR YORUM:

Bundan kısa bir süre önce bir makale kaleme almıştım. Yaşam Kültürünün bir parçası, “Ölümle Yüzleşmek” başlığıyla. Orada giriş bölümünde şu görüşlerimi okuyucularımla paylaşmıştım. Son zamanlarda ölümle sıkça sınanır olduk. Çevremizde son günlerde pek çok ölüm olayına tanık olmaya başladık. Gerek pandemi sürecinde, gerekse de yaşanan ağır hastalıkların  ve  afetlerin bir  sonucu olarak duyduğumuz ölümler artık günlük yaşantımızın bir parçası haline geldi. Dünyada sonlu bir varlık olduğunu bilmek, ölümle yüzleşmek!

BİR GÜZEL İNSAN NUSRET ÇETiN’İ SONSUZLUĞA UĞURLARKEN

Doğduğumuz zaman dünyaya hiçbir şey getiremediğimiz gibi, ölürken de hiçbir şey götüremeyiz.”  Victor Hugo

Adam var, adamcık var. Nusret Çetin adam gibi adamdı. Hiç kimseyi incitmeyen narin bir yapısı, yardımsever bir kişiliğiyle tam bir beyefendi gibi yaşadı ve başı dik göçtü gitti şu fani dünyadan.  Savunduğu değerlerinden asla hiç taviz vermedi.

Güller arasında aldılar bir öğle vakti seni. Ben güllerle geçinir gibi yıllarımı acılarla geçirdim. Yağmur gibi hüzünlerle yaşadım. Sevdiklerimi kaybettiğimde yüreğimi kan gülleriyle dağladım

İnsan doğar, yaşar, ölür. İnsan var,  yaşarken ölür. İnsan var, ölünce hemen ölür. İnsan var, öldükten sonra da yaşar” Nusret’de öldükten sonra  geride gönüllerde yaşamaya devam edecek bir insanlık mirası bıraktı.

SON BİR KAÇ SÖZ!

Doğadaki tüm canlıların ölümlerinden etkilenir, hüzünlenirim.  Bir hayvanın, bir bitkinin, bir insanın hayattan kopuşundan negatif yönden olumsuz  etkilenir, duygusallığa bürünürüm.  Herkesin ölümü farklıdır. Her ölümün bir hikayesi vardır.  Ama ölüm de yaşam kültürünün bir parçasıdır. Ben ölen kişinin yaşağı süreçten dolayı, onların anılarına duyduğum  saygının bir gereği olarak,  onların ölümleriyle ilgili haber yapmayı kendimde bir sorumluluk olarak görüyorum.  Ölümün nereden ve nasıl geleceği hiç belli değildir.  Ama doğmanın bir sonucu. İki kez ölünmüyor hayatta.  Bir kez soylu ve saygın bir ölüm.

ÖLÜMÜ AŞMAK

İnsanoğlu, ölümle barışmak mümkün mü, onu aşabilir miyiz, razı gelebilir miyiz, yüzleşebilir miyiz gibi pek çok soruya cevap arıyor. Herkesin  ölümü farklı farklı olur. Kimisi hiçbir şey hissetmez. Öleceğini anlamaz. Ölüm aniden gelir. Hazırlıksızdır. Vedalaşamaz, vasiyetini söyleyemez. Belki olgun yaşta da değildir. Ama bu iş, böyle işte. Geleceğinde mazeret dinlemez. Niçin sorusunun cevabını vermez. Aslında ölen çaresiz olduğu gibi, ölüm de çaresizdir.

Celaleddin Rumi’nin şu dörtlüğünü çok beğenirim. “Ey İnsan Kaf Dağı kadar yüksekte olsanda, kefene sığacak kadar, küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün

Son bitiş sözü: ÖLÜM SON  UYKU DEĞİL, SON  UYANIŞTIR! Walter Scott