Skip to content

Hamburg’daki 30 000 hastabakıcı en az doktorlar ve hemşireler kadar hergün savaşa gider gibi işlerine gidip geliyorlar.

Kaç gün oldu artık saymayı bıraktım. Hergün aynı şeyleri yazmaktan ben bıkıp usandım, sokaktaki insan kimselere kulak vermemeyi bırakmadı gitti. Hayat dursa, dünya kendi etrafında dönmeye son verse de o kendi bildiğinden şaşmayacak anlaşılan.

2739 insana Hamburg’da virüs bulaşmış. Ölü sayısına iki kişi daha eklendi. Ali Cengiz oyunları Hamburg’da da kök salmış vaziyette. Rakamların azlığı hem milleti korkutmamak, hem de yapılan test sayısının azlığından kaynaklanıyor. Bu konuda Hamburg yönetimine güvenmek en aptalca davranış olacaktır. Zerre kadar samimi olmadıkları açıklamalarından, sergiledikleri uygulamalardan, günlük tezatlarda yaşadıklarımızdan anlaşılıyor. Basit bir örnek Hamburg’da kaç tane yaşlı bakımevinde hastalık bulaştığını ne sağlık bakanlığının açıklamalarından, ne de Hamburg medyasından duyabilirsiniz. Tam olarak kaç kişi yoğun bakımda bunu da söyleyen yok. Israrcı ve rahatsız edici olursanız gerçek rakamlara kavuşabilirsiniz. Bu dönemin gazeteciliği de yukarısı ne derse olduğu gibi aktarmak, sormak, sorgulamak, şüphelenmek hak getire.

Hamburg’daki 30 000 hastabakıcı en az doktorlar ve hemşireler kadar hergün savaşa gider gibi işlerine gidip geliyorlar. Aldıkları maaş ise gülünç rakamlara tekabül ediyor. İdareciler birden bu ihmal edilmiş insanları görüp maaşlarını artırmaya karar verdiler. Hergün aldıkları rizikolar, hayatları pahasına sundukları hizmetler nihayet daha iyi görülüp anlaşılmaya başlandı. İnsanlara hastalık bulaştıktan, hayatlarını sinekler gibi birer birer yitirmeye başladıktan sonra neye yarar senin arttıracağın maaş? Çalışma koşullarına ve ücretlere dair sorumlu ve ciddi talep başından ber SOL PARTİ’den geldi. İktidar da birden hastabakıcıların kıymetini anlayıverdi iyi mi? SPD’nin ve Yeşiller’in bu konuda izledikleri politika kişiliksiz ve oldukça silik. Bu çevrelerin harekete geçmesi için herhalde birkaç hastabakıcını hayatlarını yitirmeleri gerekecek.

Güzel ve güneşli bir hava vardı bugün Hamburg’da. Yarından itibaren de havalar en az on derece artacak. Bu hafta da çevremden kimseye çok şükür virüs bulaşmadı. Ne iş dünyamdan, ne de sosyal çevremden. Galiba bu hafta da şanslıydım. Ama ilerleyen günlerin neler getireceğini kimseler bilemez. Böylesi günlerde bendeniz neredeyse hemen her gün bir yandan virüs ile boğuşup diğer yandan Almanyalılar’ı aksatmadan çıkartmaya çalışırken, narsist sanatçıların kendileri ya da yapıtları hakkında eleştiri veya değerlendirme yapmamı istemelerine hayret ediyorum. Demek ki sanatçılarımızın bir kısmının hâlâ durumun vehametini anlamaktaki mantıkları doğru düzgün çalışmıyor. Birkaç hafta sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatın devam edeceğini sanacak kadar gafiller. Ne mevcut gidişatı çözüp anlayabilecek birikimleri sözkonusu ne de buna kafa yorma istekleri. Ama ilk ölüleri bunları da derin uykularından uyandıracaktır eminim.

Günler sonra deliksiz bir uyku uyuyabildim. Komşu inşaat bitmedi hayır. Ama bugün çalışanlar kafadan izin yapmışlar gibi. Herşey orta yerde olduğu gibi duruyor. Sokaklardan insan sesleri geliyor ama görünenler çok az. Normalinde yakındaki çocuk parkından çekirdek çıtlayan Türkiyeli kadınların ve adamların yaz kış farketmez geceyarılarına kadar bitmek bilmeyen geyik partilerinden de en küçük bir iz yok. Sokaklarda maskeyle dolaşanların sayılarında ciddi bir artış gözlemledim. Ama bu karşındakine virüsünü bulaştırmak istememekten çok, kendini korumaktan kaynaklanıyor. Oysa kendi ağzından saçtığı damlacıklarda virüslerin olduğuna emin olsa ne kadar çok insana bulaştırmak için can atacaklarından eminim.

Ev işleri, alışveriş, temizlik, gezinti, yemek, sonra da nihayet La casa de papel’in son yeni sezonu. Diğerleriyle kıyaslandığında zerre kadar konuşulmaya değmeyecek kadar başarısız bir devam olmuş. Dört bölümünü bitirdim değil eleştirmeye konuşulmaya değmeyecek kadar heyecan ve gerilim yoksunu. Birkaç haber, gelecek haftanın planı, çocukların verdiği inanılmaz sevinç ve güç, yeni umutlar, çalışma şevki ve yalnız olmadığını bilmek. Hiç birimiz yalnız değiliz buna inanmalısınız. Dünyanın her yerinde aynı bizim gibi düşünen, hisseden, eleştirel bakan, bu illeti yeneceğimizi kavrayan, çok daha güzel bir geleceğin insanlığı beklediğini bilenler de var. Ama bu zorlu sürecin çok zor ve çetin olacağını da görmezden gelemeyiz. Hayat devam ediyor. Hadi yaşamaya devam.

04.04.2020

Kaynak: Almanyalilar.com

Süleyman Deveci: Corona Günlüğü (22)

Hamburg’daki 30 000 hastabakıcı en az doktorlar ve hemşireler kadar hergün savaşa gider gibi işlerine gidip geliyorlar. Kaç gün oldu artık saymayı bıraktım. Hergün aynı şeyleri yazmaktan ben bıkıp usandım, sokaktaki insan kimselere kula...