Hepimizin kaygıları, endişeleri, irili ufaklı korkuları var.
Hamburg’a yaz geldi. Güzel, güneşli ve hayat dolu bir gündü bugün. Az haber okudum, parklarda koşanlar, gezintiye çıkanlar sosyal mesafeyi korumakta ayrı bir itina gösteriyorlardı. Günün güzelliğiyle uyum içindeydi davranışları. Sevdiklerimizden haber almak, yakınlarında olmak, zarar vermeden aynı benzer korkuları birlikte hissedip yaşamak, yalnız olmadığımızı göstermek, birbirimize karşılıklı umut ve güç aşılamak böylesi günlerde küçümsenmemesi gereken davranışlar. Hepimizin kaygıları, endişeleri, irili ufaklı korkuları var. Ama çocuklarınki biz yetişkinlerinkinden kat be kat fazla. Her ne kadar onlar her türlü yeni koşula ayak uydurmakta yetişkinlere oranla çok daha yetenekli olsalar da, büyük sorunlarla başedebilmeleri o kadar kolay değil. Yol göstermek, teselli etmek, sabırı da öğretmek gerekir.
Evde kal çağırları, sosyal mesafeyi koruyun, kendi kendiniz izole edin duyuruları her koyun kendi bacağından asılır mantığına götürmemeli. Aksine böylesi tedbirler elbette zorunlu ama bizden istenen koyun olun, sosyal yanınızı imha edin, başkalarını düşünüp tasalanmayın anlamına da gelmemeli. En azından bizler öyle yorumlamamalı, anlamamalıyız. Herkes yorgun, bitap düşmüş vaziyette ama virüsün yakınlarını yakaladığı insanlar çok daha perişan vaziyetteler. Kendimizi onların yerine koyup bir düşünelim. Birkaç haftalık kısıtlanmış koşullara için yakınmayı mı tercih edersiniz, yoksa sevdiklerinizin hatta belki de kendinizin hayata veda etmesini mi? Bu anlamda şikayet yok aksine inatçı bir kararlılıkla alınan tedbirleri devam ettirmek, ısrarla üzerinde durmak var. Zira alınan her tedbir, belki de birçok hayatın kurtulmasına neden oluyor.
Almanyalılar’ın bu karanlık günlerde farklı mesleklerden seçtiğimiz temsilciler ile yaptığı haber ve söyleşiler büyük ilgi görüyor. Önümüzdeki hafta da buna devam edeceğiz. Sırada kimler var bekleyin sürpriz olsun. Millet sağolsun hem ilgi gösteriyor hem de desteğini sunuyor. Abuk subuk konuşanlar cehaletlerinden mi böyle davranıyorlar, kendi acizliklerinden mi anlayan beri gelsin. Güneş bir tek bizim etrafımızda dönmüyor, kainatı ısıtıp aydınlattığını nedense unutanlar var. Biz doğru bildiğimiz bir yola girdik ve o yolda yalnız değil, bir çok yazar ve okur dostlarla yol almaya devam ediyoruz. Hem de Corona günlerinde. Kendimize gazeteci diyorsak böylesi günlerde insanlarımızı, içinde bulundukları koşulları, farklı kesimler bu meretten nasıl etkileniyorlar, kimler nasıl başediyor gibi bilgileri arayıp bulmak ve aktarmak en basit görevlerimiz değil de nedir?
Günlükler devam ediyor, edecek de. Salgından çok da önemli şeyler olduğunu iddia edenler en azından bu günlerde aşırı yanılıyorlar. Almanyalı biri olarak ister beğenelim, ister eleştirelim böylesi bir ülkede olduğuğumuz için şanslı değiliz de ne? ABD’ye bakın, Türkiye’ye bakın, hastalarla, hastalıkla nasıl başetmeye çalışıyorlar bakın, ne demek istediğimi çok daha kolay anlarsınız. Bunun yağcılıkla, dalkavuklukla bir ilgisi yok. Doğru dürüst işleyen bir sağlık sisteminiz yok ise eğer istediğiniz kadar demokratik takılın, sosyal devlet olduğunuzu iddia edin. Böylesi anlar gelir kimin ne olduğu turnusol kağıdındaki gibi rengini gösteriverir. Bu eksik ve yanlış bulduğumuz yanları ve özellikleri eleştirmeyeceğiz anlamına gelmez ama bu topraklarda yaşayan insanlar olarak dünyanın bir çok yerine, yöresine göre kat be kat şanslıyız. Bu şansı bence doğru dürüst, insanlığın yararına kullanmaya kafa yoralım derim.
Her mesleğin kutsallığına ve gerekliliğine inananlardanım. Bu şartlar altında bile hepimizin bireysel olarak katkı sunabileceğimiz bir şeyler mutlaka vardır. Herkes gücüne, yeteneğine ve kalbinin sesine göre sürecin daha sancısız atlatılmasına katkı sunabilmelidir. Kimse size bu görevi vermez, vicdanınız, mantığınız, belki ilkeleriniz veya inancınız size birşeyler yapmanız gerektiğini kulağınıza fısıldayıverir. Gerisini kendinizin bulacağına eminim. Evde kal, kendini ve sevdiklerini koru ama topluma da bir yararınız olsun. Virüse karşı verilen mücadelede sizin de bir nebze katkınız olsun. Düşünmeye başlayın bir şeyler bulacağınıza kalıbımı basarım.
05.04.2020
Kaynak: Almanyalilar.com
