8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun


Bu özel ve güzel gün dünyanın dört bir yanında kutlanırken Almanya‘da ilk defa, Berlin eyaleti 8 Mart‘ı günün anlam ve önemine yakışır biçimde tatil günü ilan etti. 

 Darısı Hamburg‘a ve memleketimize diyelim. Yılda en az bir gün emekçi kadınların hatırlanabilmesi çoktan gerçekleşmesi gereken bir gereklilik diye düşünüyorum.

8 Mart‘ın tarihçesine geçen yıl, dünya ve ülkemizdeki gelişim süreçlerine yeteri kadar değindim sanıyorum. Bu yıl ülkemizde her gün bir tanesini kurban verdiğimiz kadın cinayetlerine değinmek istiyorum. Bu konu ile ilgili kısa bir araştırma yaptım diyebilirim. Genel tablonun üzücü olduğunu söylemem gereksiz. İşte tam da bu yüzden böyle bir makale yazmaya ihtiyaç duydum.

Bu güzel günde bir araya gelip gülelim, eğlenelim, günün anlam ve önemine dair konuşmalar yapalım. Çok iyi, çok güzel, buna kimselerin bir itirazı olacağını sanmıyorum. Ama katledilen hemcinslerimizi, kadınlarımızı, abla, bacı, kardeş, komşu, akraba, tanıdıklarımızı, tanımadıklarımızı aynı kurbanları da unutmayalım derim. Zira onların sesi, lobisi, temsilcileri yok. Çığlıkları sessiz, kimseler tarafından duyulmuyor.

Genelde değil büsbütün olarak erkek şiddeti burada altı çizilmesi gereken. Adam seviyor öldürüyor, canı dışarıda başka bir şeye kızıyor hıncını öfkesini karısından, kızından alıyor. Bu hınç ve öfke çoğu zaman dayak olduğu kadar cinayete kadar gidebiliyor. Bu konuda resmi kurum ve kurumların yaklaşımı da hepimizce malum, daha çok kol kırılır yen içinde kalır tavrı. Düşünsenize resmi bir istatistik, herkesin yararlanabileceği kaynak veya veri deposu filan yok. Kim masumun, kurbanın kanını kayıt altında tutuyor, ancak üçüncü sayfa haberleri.

8 Mart Emekçi Kadınlar Günü‘nü az çok bilinçli kadınların kutladığını biliyorum. En azından böylesi bir günde gelin bu toplumsal yarayı dillendirelim, teşhir edelim, erkeğin şiddetine son diye haykıralım, hiç kimselere sesimizi duyuramasak bile çocuklarımızı bu konuda daha duyarlı, daha hassas, daha sevgi dolu yetiştirelim derim. Onlara hayvan sevgisi aşılayalım. O yaşlarda hayvanları sevmeye başlayan çocukların insanları, kadını, doğayı, kainatı sevmesi daha kolay olacaktır. Şiddetin kökeninde yatan da aşırı sevgisizlik, duygusal zayıflıklar değil midir?

Her platformda, her toplantıda, kürsüde, demeçde, mikrofonda kadın cinayetlerine hayır, erkeğin yok edici şiddetine son demeliyiz. Kadınların örgütlü bir halde böylesi günlerde bile çıkış yapamamaları oldukça düşündürücü. Örgütlenelim, birleşelim, en azından böylesi somut ve acil derecede yakıcı konularda derim.

Bu anlamda gelin kafalarımızı daha fazla deve kuşları gibi kuma gömmek yerine, en azından böylesi günlerde seslerimiz daha bir gür ve güçlü çıksın. Gündem olsun, gündem yaratsın derim.

Sonlarken tüm emekçi kadınların 8 Mart‘ını kutlar, erkeğin şiddetinden uzak günler dilerim.

Yazar Esma Arslan