“Fluchtursachen und Integration – Göçün Nedenleri ve Uyum” konulu iki dilli bir etkinlik düzenledi
2018 yılında Hamburg’da kurulan ve kısa süre içerisinde adını yaptığı sanatsal, kültürel ve siyasi etkinliklerle entelektüel çevrelerde duyuran “Interkulturelle Denkfabrik e.V.” – 25 Eylül (dün) Çarşamba günü, geçtiğimiz günlerde 40 yaşına giren ve benzeri etkinliklerin şehirde sayılı merkezlerinden bir olan Werkstatt 3’da “Fluchtursachen und Integration – Göçün Nedenleri ve Uyum” konulu iki dilli bir etkinlik düzenledi. Etkinliğin tanıtımını politikacı, yazar ve gazeteci İrfan Cüre, konuşmacıların çevirilerini ise akademisyen tercüman Tevfik Turan gerçekleştirdi.
Panel Türkiyelilerin yakından tanıdığı Heinrich Böll Vakfı eski Türkiye temsilcisi Ulrike Dufner’in konuşması ile başladı. Uzun yıllar Türkiye’de kalan Dufner konularında uzman olduğu kadar aynı zamanda TC vatandaşı. Bir Türk ile evli olduğunu ifade eden panelist, düğünlerine katılan şahsiyetlerin bugün kutuplaşmış Türkiye’de asla bir araya gelmeleri mümkün olmayan çok farklı siyasi kanatlarda olduklarını, bu örnekle Türkiye’nin son yıllarda çok değişmesine, kendisinin iki yıl önce sınırdışı edilmesine, başlattığı hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdürmekte kararlı olduğuna değindi.
Mültecilik konusunda üç yıl boyunca Mardin ve Hatay’da çalışmalar yürüttüğüne değinen Dufner her iki şehirde yaşanan mülteciliğe dair bilgiler verdi. Sığınma talebinde bulunan Suriyelilerin Türkiye’nin Cenevre sığınmacılar Anlaşmasına koyduğu ek özel bir madde neticesinde tam olarak sığınmacı değil, geçici koruma altında olan insanlar olarak görüldüklerini, doksan ikibin sığınmacının TC vatandaşlığını aldıklarını, yetmiş bininin kayıp olduklarını, Kilis’in nüfusunun savaştan kaçıp gelen insanlarla iki katına çıktığını, son dönemde Türkiye’de özellikle medyanın da olumsuz yaklaşımı ile artan Suriyeli, ilticacı düşmanlığını derinlemesine ele aldı. Kişisel deneyimleri ve birikimleri, çalıştığı dönemdeki edindiği bilgi ve becerilerle hakim olduğu konusunda çok boyutlu aydınlatıcı fikirlerinin aktarılmasından sonra söz diğer konuşmacıya verildi.
On yıllardır Almanya’da sürgünde yaşayan ve konuşmasını yine de Türkçe yapan yazar, politikacı ve Avrupa Sürgünler Meclisi YK Üyesi Engin Erkiner, uyum kavramıyla ilgili sorunlar, Türkiye’den göçün nedenleri ve değişen yapısı ve idarecisi olduğu meclis hakkında bilgilendirme olmak üzere toplam üç ana konu üzerinde yoğunlaştı. Uyum kavramı hakkındaki genel kanının otuz yıl öncesine oranla bugün bambaşka kapsamı olduğuna değinen Erkiner, artık salt Almanca bilmenin uyum için yeterli olmadığını uyum politikalarının önemli eksikliklerinden biri olan sosyalizasyona gereken oranda önem verilmediğine örneklerle yer verdi.
Türkiye’den göçün ana nedenleri olarak yapılan darbeler, muhaliflere karşı uygulanan politikaları gösteren Erkiner, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde siyasi faaliyetlerde bulunanlardan sonra 1990’lı yıllarda Kürtlerin yoğun başvurularına sahne olunduğunu, son dönemde ise gelen sığınmacıları klasik anlamda mülteci olarak görmediğini, hemen hepsinin üst düzey bürokratlar ilk sırada gelmek üzere, üniversite mezunu olan ve birkaç dil bilen, akademisyen özellikleri olan ve başvuruları kolaylıkla sonuçlanan insanlar olmasından dolayı aslında yaşananların bir beyin göçü olarak adlandırılmasının daha doğru olacağına yine yazar çizer takımı, sisteme muhalif askeri kanattan oluşan belli bir kesim ve çıkartılan kararname ve yönetmeliklerle işini gücünü kaybetmiş önceki yıllarda gelenlere olanla nitelikli bir kesim olduklarına değindi. Konuşmasının sonunda sürgünler meclisi hakkında bilgiler verdi. Oturum izleyicilerin soruları ve konuşmacıların yanıtları ile sona erdi.
Süleyman Deveci / 26.09.2019