Son iki yıldır Corona vesilesiyle hava fişek gösterileri yasaklanmıştı, ortam tertemizdi ve herhangi bir vakaya rastlanmamıştı
Ama bu yılın son günlerinde tanık olduğumuz havai fişek gösterileri, çevreye saldığı kimyasallar, baryum gibi zehirli gaz ve ağır metallerin havaya karışarak suyu ve toprağı kirletmesi ve sebep olduğu gürültü kirliliği ile hem canlılara, hem de doğaya yine zarar vermeye ara verdiği yerden devam ediyor. Bu birkaç günlük bencil eğlencenin sonucunda binlerce kuş hayatını kaybederken, kedi ve köpek gibi canlılarda kalıcı hasara neden oluyor. Bununla birlikte son yıllarda gittikçe artan sayıda insanların kendilerini yaralamaları hatta ölümler görmezden gelinemez. Tüm bunların yanı sıra bu yıl gerçekleştirilen gösterilerde devletin kolluk kuvvetlerine polis ve itfaiye çalışanlarına bire bir hedef alarak kasıtlı zarar verilmek istenmesi anlaşılır gibi değil.
Bu insanın kendi bencil egosunu tatmin etmekten başka bir işe yaramayan gösteriş gösterileri en çok göklerin sakinleri kuşları etkiliyor. Ölen veya yaralanan kuşlar hakkında istatistiki rakamları tam olarak saptamak olanaksız. Ama he yılın sonunda katledilen bu canlıların sayısı binlerle ifade ediliyor. Gerek gürültü, gerekse yayılan yoğun ışığın onların minik canlarında yol açtığı tahribat tahmin edilebilir. Bu konu hakkında ciddi bilim insanları da havai fişeklerin kuş çeşitliliği hakkında ciddi tehditler oluşturduğunu açıklıyorlar.
Kuşların yüksek ses nedeniyle bilinçsiz bir şekilde ve panik halinde uçuşmaları sonucunda çarpma ve çarpışmalar yüzünden kuş ölümlerinin gerçekleştiğini uzmanları açıklıyor. Bunun yanı sıra o gürültülü seslerin korku ve strese yol açtığını, ebeveyn kuşların yuvalarını terk etmek zorunda kaldıklarını, kuluçkadaki yumurtaların veya yavru kuşların soğuktan veya açlıktan ölümlerine neden olduklarını kuşbilimciler açıklıyorlar.
Unutulmamalıdır ki havai fişekler patladıktan sonra günlerce atmosferde kalır ve canlılar o tozları solurlar. Havai fişekler sadece kuşları değil o alandaki ve çevresindekileri bütün canlıları ve doğayı etkiler. Kedi ve köpekler başta olmak üzere hayvanların korkup travma yaşadıklarını, işitme organlarına zarar verdiklerini, bunların doğal yaşam alanlarından uzaklaştıklarını, yaralandıklarını hatta kalp krizi geçirenlerin dahi olduğunu araştırmalar belgeliyorlar. Yaşadıkları korkuların uzun süre devam ettiğini de eklemeliyim.
İnsan sormadan edemiyor neyin görkemli kutlaması bu. Bizim dışımızda aynı doğayı paylaştığımız başka canlıları katletmeyi ya da yaralamayı mı kutlamalıyız. Vicdanı ve aklı olan her insan bunu kendince sorgulamalı bence. Bilim insanları ölçmüşler havai fişeklerin yaydığı seslerin 190 desibele kadar çıktıklarını (bu sesin insan kulağında hasarın başlangıcı olan 75 ila 80 desibel aralığından 110 ila 115 desibel daha fazla olduğunu belirtmeliyim) saptamışlar. Havai fişekleri ve bazı türlerinin (140 desibel) ve bazı jet uçaklarından (100 desibel) daha yüksek sesler ürettikleri saptanmış. Yani bir tek doğadaki hayvanlarda değil insanlarda da işitme duyusunun yitirilmesine kadar gidebiliyor.
Partikül madde PM 10 (Feinstaub) gibi zehirli parçacıkların patlamalar sonucu havaya yayılarak rüzgarın yaymasıyla uzak yerlerde yaşayan hayvanları da etkilediğini unutmamalı. Bu maddelerin sindirim kanalına zarar vermeleri, gözlerde yanmaya neden oldukları, benzer hasarlara neden oldukları biliniyor. Özellikle köpeklerin insanlardan sese ve gürültüye kat be kat daha duyarlı oldukları göz ardı edilmemeli. Bunun yanı sır köpeklerin verdiği yaygın tepkiler arasında donup kalma ya da felç, kontrol edilemeyen kaçıp saklanma girişimleri ve titreme bulunuyor. Salya akıtma, kalp çarpıntısı, yoğun ses çıkarma, işeme ya da dışkılama, faaliyetlerin artması, aşırı tetikte olma ve sindirim sistemi hastalıkları gibi daha ağır belirtiler de bulunabilir. Bunların hepsi, yüksek seviyede bir rahatsızlığa işaret eder. Köpeklerin havai fişek seslerine verdiği tepkinin, insanlardaki travma sonrası stres bozukluğu ile aynıdır.
Benzer etki ve tepkilerin köpeklerin yanı sıra kedilerde, atlarda, tavşanlarda, ördeklerde de saptandığını belirtmeliyim. Zarar gören hayvanlar, yalnızca insanlarla yaşayanlar değildir. Sadece şehirde yaşayan evcil hayvanları düşünsek bile sokakta ya da yalnız yaşayan hayvanlar da vardır. Dahası, evcilleştirilmiş hayvanlar, etkilenenlerin küçük bir kısmıdır. Doğada da olsa şehirde de, hatta çiftlikler ile diğer yerlerde de olsa, insanların ulaşamadığı tüm hayvanları dikkate almalıyız.
Günümüzün vazgeçilmez trendlerinden biri haline gelmiş olan bir türlü doymak bilmezlik, bu konuda da kendisini gösteriyor. Gösteriş için ölenler, yaralananların varlığı buna bir ispat değil mi. Sadece Almanya’da bir 17 yaşında genç bir kız olmak üzere iki kişi bu yıl hayatını kaybetti. 42 yaşındaki bir adam ise iki elini bileklerinden itibaren kaybetti. Ne için? Bu yüzden bu türden problemlerin yaşanmaması için tek çözüm havai fişek kullanımından bir an önce uzaklaşmaktır.
Yazar Esma Arslan