Antalya gezisini bu yazı ile bitirmeyi uygun görüyorum.
Gezinin resmi programına devam etmeden önce kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Dün gezi programına kısa bir ara verip Antalyalı hayvanseverlerin şikayetlerine değinmiştim. Ortalık sanki arı kovanına çomak sokulmuşçasına karıştı. Sevgili okurlarım beni tanıyanlar iyi bilirler, hatır gönül için kalem oynatmam. Birilerini karalamak vey aiftira atmak fıtratımda yoktur. Kalemimi gördüğüm, şahit olduğum haksızlıkları teşhir etmek, okurları bilgilendirmek için kullanmaktan gurur duyarım. Gazeteci yanımın bu özelliğinin hep diri kalmasını izterim. Hele ki sözkonusu olan sokak hayvanları gibi savunmasız, yardıma, bizlere, sevgiye aç, muhtaç canlar olunca haberci antenlerim ve duyarlılığım kabarır.
Ben de bana gelen bilgileri Antalya gezimiz gündemdeyken işlemeyi doğru ve yerinde buldum. Bana gelen bilgiler, gördüklerim ve yetkililerin açıklamaları arasında dağlar kadar fark var. Ee bunları bizler yazmayacağız, kamuoyuna duyurmayacağız da kimler yapacaklar. Son defa burada amaç birilerini karalamak veya harcamak değil, değerli kurum ve kuruluşlarımızla el ele mevcut sorunlara çözüm yolu bulmak, kırıcı kavgacı olmaktan çok yapıcı, pozitif yönde daha iyiye ve doğruya adım atmaktı. Lütfen çabalarımın böyle anlaşılmasını rica ediyorum.
Antalya Valiliği ziyaretimizden sonra Diş Hekimliği Fakültesi’ni ziyaret ettik. Ardından öğle yemeği molası verildi. Bir sonraki durağımız da Akdeniz Gazeteciler Federasyonu ve Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mevlüt Yeni ile Kemer’deki buluşma idi. Görüşmede, ortak projeler üzerinde işbirliği görüşmesi yapıldı. Görüşmede gazeteciler karşılıklı birbirlerini tanıttılar. Bilgi ve tecrübe alış verişinde bulunuldu. Başkan Mevlüt Yeni bir göçmen ailenin çocuğu olduğunu, Nürnberg Gazeteciler Cemiyeti ile yakın ilişkileri olduğunu, HTBB ile de ortak projelerde yer alabileceklerini anlattı.
Bir gazeteci ve cemiyet başkanı olarak Mevlüt Yeni artık gazeteciliğin sanal ortamda yürütüldüğünü, yazılı basının oldukça zayıfladığını, geniş okur yığınlaırnın da online üzerinden bilgiye, habere ulaştığını söyledi. Sohbet koyulaştı. Ertesi gün cemiyetin kongresi olacaktı o yüzden hazırlıkla meşgüllerdi. Yine de bize zaman ayırabilmeleri güzeldi. HTBB Başkanı Mehmet Atak günün anısına Mevlüt Yeni’ye HTBB adına hediye bir tabağı takdim etti.
Başkan Yeni’ye her ne kadar dijital ortama geçilse de bazı okurların her şeye rağmen kitabı, dergiyi, gazeteyi ellerine almak, sayfalarını hissetmek, dokunmak, koklamak, çevirmek istediklerini, sanal dünyanın bu hisleri karşılayamayacağından bahsederek romanım “Resmime Dokunan Çığlık” adlı eserimi takdim ettim. Sevindi ve bana hak verdi. Biraz daha sohbet ettik, hatıra ve haber fotoğrafları çekildik. Karşılıklı ileriye dönük ortak projeler dahası vaatlerde bulunulup konuşuldu. Onu da zaman ve yeni gelişmeler gösterecek.
Ertesi gün son gündü. Program yoktu. 10 Kasım vesilesiyle Antalya Cumhuriyet Meydanı’nda ulu önder Atatürk’ü anma töreni vardı. Çıkış saatlerimiz geldi. Otelden çıkışımızı yaptıktan sonra birkaç gazeteci arkadaşla biz resmi törenin yapıldığı meydanın yolunu tuttuk. O gün orada, o güzel insanlarla bir arada olmak, eşbenzer aynı duygu ve düşünceleri hissedip yaşamak çok güzeldi. Akabinde de havaalanına gidip kalkacak olan uçağımıza yetiştik.
Sevgili okurlarım Antalya gezimiz ile ilgili anlatacaklarım genel olarak bunlar. Yarın gezimizin genel bir değerlendirmesi ile bu yazı dizimi sonlayacağım. Yazar ve Şair Esma Arslan / 21.11.2019