İnsan kendi mesleğini yapmalı lafını sıkça duyarız. Bu konuyu ele aldığımızda ilk karşımıza çıkan soru, neden olacaktır?
Neden insan kendi mesleğini yapmalı, başka bilmediği, tanımadığı, hiçbir bilgisi ve ilgisi olmadığı mesleklere uzak mı durmalıdır vs. Öncelikle altını çizerek belirtmek gerekir severek, bilerek ve isteyerek yaptığımız meslekler bize keyif ve mutluluk verir. Motive olmuş bir şekilde pozitif bir anlayışla o mesleğin gerekliliklerini yerine getirmemize yol açar. Bu da arzulanan kalitenin mevcut olması anlamına gelir.
Eskiler boşuna dememişler insan yaptığı işin hakkını vermeli, işinin ehli, mesleğin erbabı, diye. Mesleğini severek yapmanın altında o mesleği, mesleğe dair ona ait olan hemen her şeyi bilmenin özgüveni vardır. Bu dediğim gibi hem verimli bir kalitenin mevcut olmasının adıdır, hem de o meslekteki başarının seviyesinin yüksekliğinin garantisidir.
Mesleğine karşı tutkulu olanlar, güçlü bağlar ve anlayışlarla bağlı olanlar aşırı çaba gösterirler. Kılı kırk yarar, mesleğinin gereğini yerine getirmek işin aşırı çaba sarf ederler, ayrı bir efor ve emek sarfederler. Göze batan verimlilik hem o mesleği, hem de uygulayıcısını gözümüzde yükseltir, olumlu şeyler düşünmemize vesile olurlar.
Her mesleğin kendine has kuralları, işleyişi, bizim deyimimizle raconu vardır. Kırmızı çizgileri, kodexi, standartları vardır. Mesleğini ve kendisini ciddiye alanlar için bu konu hassas ve bir o kadar da önemlidir.
Mesleğini gereken sorumluluk ve sahiplenmeci bir anlayışla yapanlar hem daha yaratıcıdırlar, hem de daha üretken. İnsanın mesleğine olan tutkusu onu yeni fikirler arayıp bulmaya iter, yaptığı işin kalitesini arttırmayı ve var olanı korumayı sağlar. Bu türden mesleğine sadık ve güçlü bağlarla bağlı olanlarda işle ilgisi stres veya negatif kaygılara denek gelmek çok nadirdir.
Keyifle mesleğinin gereklerini yerine getirmek aynı zamanda iş hayatını da rahat bir hale getirip keyifle çalışmanın huzurunu insana verir. Bu aynı zamanda yapılan işin, uygulanan mesleğin daha uzun bir süre sürdürülmesi anlamına da gelir.
Şimdi tüm bu bilgiler ışığında o meslekle zerre kadar ilgisi olmayan birisinin kendi branşı dışında bir işe el atması demek kesinlikle arzulanan kalitenin olmayacağı anlamına gelir. Herkes kendi mesleğini yapmalıdır denilmesi tam da bu yüzdendir. Berber musluk tamircisi olmaya yeltenirse, elektrikçi doktorluğa el atarsa, avukat gazeteci olmak için çabalarsa benzer nice örneklerden yola çıkarak kendi branşında kalma konusunda ortaya sıkıntılar çıkacağı kesindir.
Biz de bazen denk geliyoruz. Eleman açığı var, kalifiye personel hemen her branşta gündem. Mutfak personeli hastanede hemşirelik yaparsa, inşaat sektöründe çalışan sağlık sektörüne el atarsa, benzer farklı branşlarda insan yatırım yapıyorum gibi saçmalıklarla hiç anlamadığı sektörlerde boy göstermeye başlarsa orada mevcut kalitenin bozulacağı mutlaktır.
Özellikle sağlık sektörü hassas bir branştır. Ciddi sorumlulukları ve yasalar nezdinde kuralları vardır. İhlale gelmez, bir yandan yasalar çiğnenmiş olurken diğer yandan insanların hayatları tehlikeye atılamaz. Sıradan insanlara insülin iğnesi yaptırmak, ilaç verdirmek ne demek? Böylesi bir mantığa kalk sen yapılan işin kalitesinin zorunluluğundan bahset. Boşa küre çekmek gibi bir şey.
Sonlarken ben de altına imzamı atarım, herkes kendi mesleğini yapmalı, mesleğinin gerekliliklerine uymalıdır. Bu kendisine ve yaptığı mesleğe saygı duyan her insanın normal, olması gereken sıradan davranışlarından biridir.
Esma Arslan