Hamburg’da geçtiğimiz haftalarda İslamcılar tarafından yapılan “Hilafet” gösterisi, özellikle
Almanya genelinde büyük tepki çekmişti. Steindamm Meydanı’nda gerçekleşen gösteride,
yaklaşık 1000 kişilik grup hilafet çağrıları yapmıştı.
Hamburg Parlamentosunun son
oturumunda bir basın açıklaması yayınlayan Bağımsız Eyalet Milletvekili Mehmet Yıldız, bu
konuya ilişkin önemli tespitlerde bulundu.
Demokrasi ve Anayasa Düşmanları Aniden Demokrasi İçin Endişelenmeye Başladılar
Halifelik yanlısı İslamcıların büyük gösterilerinin endişe verici olduğunun altını çizen Yıldız,
“Yaşanan bu olay gökten düşmedi. Bu, daha fazla sömürgecilik, savaş ve başarısız iç ve dış
sosyal politikaların bir sonucudur. Son yıllarda özellikle Federal Hükümet, Eyalet
Hükümetleri ve yetki ve sorumluluk sahibi yöneticiler, ilerici, laik ve dini alanlarda radikal
olmayan birçok göçmen örgütüne kapılarını kapatmış ve önyargılı bir biçimde işbirliğini
reddetmiştir. Bu örgütlerin birçoğu ve bazı durumlarda kriminalize edilmiştir,” dedi.
Kurumsal Irkçılık Devam Ediyor
Kurumsal ırkçılığın henüz aşılmadığını eleştiren Yıldız, “Göçmenlerin, Alman kökenli
insanlar gibi fırsat eşitliğine sahip olması nadiren görülmektedir. Örneğin iş veya konut
ararken ya da eğitim konusunda ne yazık ki ayrımcılık devam etmektedir. Ekonomik kriz ve
dünya genelinde devam eden savaşlar nedeniyle insanların belirsizlik ortamında radikal
İslamcıların ve aşırı sağcı güçlerin destek bulması şaşırtıcı değildir. Gençlik projeleri ve
sosyal çalışmalar için ayrılan bütçelerin kesintiye uğraması, şimdiki yıkıcı sonuçlarını
göstermektedir. Savaşa ve sermaye odaklarına değil, eğitime ve sosyal alanlara yatırım
yapılmalıdır,” diye konuştu.
Aşırı Sağcılara ve Radikal İslamcı Güçlere Göz Yumuluyor
Sağcıların yaptığı popülist tartışmaların toplumu bölmeyi amaçladığını vurgulayan Yıldız
şöyle konuştu: “Radikal İslamcı örgütleri frenlemek için şu anda yeterli yasal düzenlemeler
bulunuyor. Şimdi yasaları daha da sertleştirmenin tartışılması bizi yanlış yerlere götürür.
Özellikle sol güçlerin daha fazla kriminalize edilmesine yol açar. Örneğin Hamburg’da
Filistin’de barış için yapılan gösterileri yasaklamak ve Berlin’de laik güçler tarafından
düzenlenen bir Filistin konulu konferansı kapalı bir alanda polis tarafından bastırıp sona
erdirmek, birkaç insancıl politikacı ve bilim insanının ülkeye girişini yasaklamak gibi. Ama
ardından İslamcıların Hilafet gösterilerini engellemek için hiçbir aracın olmadığını iddia
etmek tamamen yanlış bir yaklaşımdır. Bu, aslında sol ve laik güçlerin, eğer federal hükümet
ve eyalet hükümetlerinin çizgisinde hareket etmezlerse baskı altına alınacağı ama gerçekten
tehlikeli aşırı sağcılar ve radikal İslamcı güçlerin ise son tahlilde hoşgörüleceği sinyalini
vermektedir.”
Seküler Göçmen Örgütleri Güçlendirilmelidir
Koronayla ilgili önlemler başladığında ifade özgürlüğünün o kadar kısıtlandığına ve bunu
eleştirenlerin aşırı sağcılıkla suçlandığına değinen Yıldız, “Bu durum, Ukrayna çatışmasında
barış isteyip silah sevkiyatına karşı çıkanların susturulmaya çalışılmasıyla daha da yoğunlaştı.
Ve son olarak Filistin’deki savaşla ilgili olarak iyice arttı. Genel olarak, federal ve eyalet
hükümetleri ile bazı basın organları bu tutumlarından vazgeçmelidir. Uzun vadede seküler
göçmen örgütleri güçlendirilmelidir. Kurumsal ırkçılığın önüne geçilmeli, tartışmalı görüşlere
açık olunmalı, agresif dış politika sona erdirilmelidir. Aşırı sağcı ve radikal İslamcı gruplar
frenlenmelidir. Medya, toplumsal bölünmeyi teşvik edecek yayınlardan kaçınmalıdır. Sosyal
projelere, eğitime ve gençlik çalışmalarına yatırım yaparak toplumsal dayanışmayı ve barışçıl
birlikte yaşamı teşvik etmelidir,” diye ifade etti