Almanya’nın Niedersachsen eyaletine bağlı Lauenbrück kasabasında yaşamını sürdüren engelli sanatçı Şerife Tarakçı, geçirmiş olduğu ciddi rahatsızlık sonucu, uzun süren bir tedavinin ardından tekrar hayata dört elle tutunmayı başardı.
Haber ve Fotoğraflar: Ali Akdemir
Sırasıyla önce Boberg, daha sonra Rothenbursort, İsraelitisches Krankenhaus ve Eppendorf Üniversite hastahanelerinde uzun süren tedavi aşamalarından sonra, Tarakçı nihayet iyileşerek yakında taburcu olmayı bekliyor.
Kendisini Eppendorf Hastahanesinde ziyaret ettiğim Şerife Tarakçı, ” henüz daha yapılacak işlerim var. Biliyorsunuz kendi yazdığım kitabım olan “Bir ölüm gecesinin kroniği” adlı yaşam öykümü dile getirdigim kitabımdan esinlenen öyküm dublaj sanatçısı ve sinema oyuncusu Oya Pervin Pelit tarafından senaryolaştırılarak beyaz perdeye aktarılacak.
Son dönemde çok sıkıntılı bir dönem atlattım. Yaşam’la, ölüm arasında ince bir çizgide gidip geldim. Nihayet sıkıntılar bitti ve hayata tekrar tutunmayı başardım.
Şimdi önümüzdeki günlerde önüme koyduğum işlerim var. Birincisi; gelirini sosyal-toplumsal projelere aktaracağım bir film çalışması var. Onu muhakkak neticelendirmek istiyorum İkinci hedefim yazım aşamasında olduğum ikinci kitabım, üçüncü önüme koyduğum hedefim engelliler için kendi hazırlamış olduğum model giyim tasarımları. Bunun için bir girişimci arıyorum. Sonuncu hedefim ise yaptığım resimleri daha fazla sergiler açarak onların gelirlerini ihtiyaç sahipleri olan savaş mağduru çocuklara aktarmak“dedi.
ŞERİFE TARAKÇI KİMDİR
Yazdığı “Bir Ölüm Gecesinin Kroniği” isimli kitabında, sağlıklı bir insanken engelli duruma düştüğü dönemde yaşadığı acıları, sıkıntıları ve zorlukları anlatan Tarakçı, ressam ve yazarlık sanatının yanısıra , çizdiği ve diktiği tekerlekli sandalye modasıyla, üretkenliğin sınırı olmadığını herkese yaşayarak gösteren azimli yönüyle kamuoyunca yakından tanınmaktadır.
Gurbette Acı Bir Yaşam Öyküsü
16 Eylül 1949 yılında yaşama Ankara’da merhaba diyen, iki kız çocuğu annesi ve dört torun sahibi olan Şerife Yeşilçiçek, 1974 yılında eşiyle Almanya’ya gelir ve Bremerhaven kentine yerleşir. 1992 yılında amatör olarak resim çizmeye başlayan Yeşilçiçek, 1995 yılında geçirdiği ve hayatında bir dönüm noktası olacak olan trajik olay sonrası tekerlekli sandalyeye bağlı yaşamını sürdürmeye başlar. Yaşadığı korkunç olaydan sonra resim çizmeye ara verir. Ve bu dönemden sonra beş yıl hayata küser ve içe kapanık bir yaşam süreci geçirir.
” O gece ölümün eşiğinden tekerlekli sandalyeye oturarak kurtuldum. Her ne olursa olsun, her ne yaşarsanız yaşayın; hayat sizi kucaklamaya hazır. yeter ki siz izin verin” diyen Şerife Tarakçı Yeşilçiçek, kaldığı yerden hayatı kendi deyimiyle kucaklamaya tekrar devam eder.
Şerife Tarakçı Yeşilçiçek’in kendi yaşadıklarından yola çıkarak kaleme aldığı, 2005 Ağostos ayında piyasaya çıkan ”Bir Ölüm Gecesinin Kroniği” isimli kitabı mevcuttur.
ÇOK SIKINTILAR YAŞAYAN TARAKÇI UMUT VE ÖZLEMLERiNi HEP YAŞATIR
Tarakçı tekrar duygularını, acılarını, özlemlerini, yaşayamadığı çocukluğunu, hayal kırıklıklarını, güzel geleceğe olan umutlarını, düşlerini resimlere yansıtır. Bundan bir süre önce bedensel engelli ressam Şerife Tarakçı Yeşilçiçek, Almanya’nın Scheessel ilçesinde “Savaş Çocukları ve Gökkuşağı” isimli 17’nci resim sergisini açar.
Bitmek tükenmek bilmeyen pozitif enerjisi, azmi, yüzündeki eksik etmediği gülümsemesi ve çocuklara verdiği özel önemle engelli dünyasındaki bir çok insana örnek teşkil eden Şerife Tarakçı Yeşilçiçek’in hayalini gerçekleştirmek için konuya el atan, “Sinema uğruna bir Ömür” ve “Benim Yeşilçam’ım” kitaplarının yazarı ve önemli bir hayali babasının adına sanat okulu açmak olan ünlü yönetmen Hidayet Pelit’in kızı olan Oya Pervin Pelit, bu örnek sosyal-toplumsal projeye verdiği destekten dolayı kamuoyunda büyük bir taktir toplar.
Hayallerinden asla vazgeçmeyen ve önemli örnek nitelikteki sosyal projede hayallerini gerçekleştirmek üzere yola çıkan ve yolda karşılaştığı zorlukları yenmeyi başaran çok yönlü özelliklere sahip olan engellilerin kahraman olan Şerife Tarakçıya bende gecmis olsun der , başarılar diler ve “Yolun Açık Olsun” diyorum.