SOLMAYACAK BİR GÜLDÜR O!

Gündemimizi Koronavirüs belası meşgul ederken, Hamburg beyefendi bir şahsiyetini kaybetti. Ölüm haberini ilk olarak, ikimizinde ortak tanıdığı gazeteci Mehmet Atak’tan duydum. Geçte olsa hayatta iz bırakanlar kervanına katılan, sevgili Tufan Akan abi için duygularımı ifade etmeye çalışacağım.

Haber: Ali Akdemir

Son yıllarda kendisini görmemiştim. Yaklaşık iki ay önce Hamburg’un duayen gazetecisi Mehmet Atak, Tufan Akan’la buluşmamıza vesile oldu. Mehmet Atak ve Tufan abi ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu üçlü görüşmeden çok mutlu olmuştum. Hep birlikte geçmis günleri andık. Geçmiş günlere hep birlikte yolculuk yaparak, ağladık-güldük.

Bu görüşmede anladım’ki, Tufan abi çok ağır hasta. Kalp, şeker ve böbrek yetmezliği vardı. Haftanın 3 günü diyalez tedavisi görüyordu. Hayat dolu olan, gülünce gözlerinin içi ışıl ışıl gülen, o Tufan gitmiş, adeta yerine bitkin, yaşama küsmüş, yaşam şevki kalmamış, ölümüne sanki gün sayan bir Tufan gelmişti. İçim burkulmuştu. Görüşmeden hüzünlü ayrıldık birbirimizden.

O gün birbirimizi son görüşümüzdü. Hele bana son veda bakışı vardı’ki, gözümün önünden o an hiç gitmiyor. Sanki benimle son kez vedalaşmıştı o gün…

BİR TUFAN GELDİ GEÇTİ ŞU FANİ DÜNYADAN!

Yazıyı kaleme almadan önce kendisini yıllardır tanıyan sevgili Mehmet Atak, İzmir’den Erdoğan Lüleciler ve Murat Hışır’la telefonla görüşerek onlarında görüşlerini aldım. Tufan Akan abimizle olan anılarımızı bir kez daha göz önüne getirip, birlike geçmiş günleri yad ettik. Kendisine hep birlikte gani gani rahmet diledik.

75 yıl önce Ankara’da, Fuat bey ve Cavidan hanım’ın ortancı evladı olarak yaşama merhaba diyen Tufan Akan’ın ablasının adı Tuna, erkek kardeşinin ismi Tuğan’dır. İlk evliliği Hülya hanım’dan, İstanbul’da yaşayan Volkan isimli çocuğu olan Akan’ın, ikinci eşinin ismi Gabi’dir. Ankara Maarif Koleji mezunu olan

Tufan Akan uzun yıllar ailesiyle birlikte Almanya’da yaşamıştır.

Köklü-kültürlü bir aileden gelen Tufan Akan, babası gibi genç yaşlardan itibaren ticarete atılmış. Sahibi olduğu Akan İmport-Export firması ile dünyanın çeşitli ülkeleriyle ticaret bağlantıları kurmuş, o ülkelerden Türkiye ve Almanya’ya değişik malların ithalatını gerçekleştirmiştir.

” Kişiyi bir ömür boyu göreceksiniz ki, portresini çekebilirsiniz” diyor Albert Stickens. Tufan Akan’la tam 45 yıllık bir dostluk bağına sahip olan, onun can ve kadim dostlarından biri olan İbrahim Lüleciler, ” Tam kırk beş yıldır gördüğüm yüreğimdeki güneşlerden olan bu insan, anlamlı, seviyeli dostluk yaşadıklarımdan ve hayatımda sadece derin iz bırakanlardan değil, ölümsüzleşen insanlardandır ” diyor.

Yine yıllar önce kendisiyle birlikte ticari işler yapan, daha sonra ilişkileri bir baba-oğul ilişkisine dönüşen Murat Hışır’da, ” Ondan çok şey öğrendim. Bana hayatı ve paylaşmayı öğretti. Onunla acı-tatlı çok güzel anılarımız oldu. Yaşanan Koronavirüs krizinden dolayı, kendisine doğru dürüst bir cenaze töreni dahi gerçekleştiremedik” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.

YAŞAM DOLU BİR YÜREK SUSTU!

Hüznün bügünlerde adresi yok. Bir hüzün var bugünlerde ayrılamadığım. Peş peşe sevdiklerimizin ölüm haberleri geliyorçç . Hüzün ki en çok yakışandır bize, yine de yakıştıramıyorum kendimize….

Cem Karaca’nın bildik şarkısı geliyor hep aklıma, ” Hep hüzün, hep hüzün” Yüreğim daralıyor. Bugünlerde yine hüzün doluyum. Hüzün doluyum ki, dağlar delmecesine… Sevdiklerimiz, dostlar, ağbilerimiz, yakınlarımız bizi, bir, bir, terkedip gidiyorlar, bir daha hiç gelmemecesine….

Tufan Akan, şarkıları, dost sohbetlerini, eğlenmeyi, gülmeyi severdi. Güldümü ağız dolusu gülerdi. Almanca, Türkçe , Rusca değişik dillerde aşk ve sevda şarkıları söylerdi. Bazen iyi kullandığı rusçasından dolayı onu çevresınde İvan diye çağırırlardı. Aşk ve İstanbul şarkılarını söylerken, sanki o anı orada yaşardı. Şarkıları söylerken gözlerinin içi adeta gülerdi. Kibar, centilmen tam

bir beyefendi kişiliğe sahipti. Duygu yüklü sesiyle şiirler okurdu, Orhan Veli’den, Melih Cevdet Anday’dan, Cemal Süreya’dan, Attila İlhan’dan….

Tufan Akan’ın fiziksel olarak aramızdan ayrılışı içindir sanki.Karahan’ın şu bildik dizeleri:

” Serpildi güller toprağa/ Onarıldı yürekler / Ölüm uyuyan bir çicektir / çözer sisini ağlayan gecenin”

SON GÜNLERİNDE ÇOK DURGUNDU!

Son günlerinde durgun ve yanlızdı. Hep o eski zamanı aradı şair yürekli Tufan. Durgun bir zamandı. Uzun ve Yanlız. Hamburg’ta mahşeri kalabalıklar içinde. ama bir başına ve yanlız. Son demindeydi zaman, az kaldı ha iyileşti, ha iyileşecek derken, yeni bir başlangıç yapacaktı. Duydum’ki son kez yaşama kafa tutmuşsun ve hepimize küserek gitmişsin.

Daha önce bizlere zaman zaman tatlı küsmelerine alışmıştık, ama bu başka bir küsme ve ayrılıkmış. Başka bir yanlızlıkmış. Gülüşlerini ve şarkılarınıda toplamışsın beraberinde alıp gitmişsin, bize inat….

Duydum’ki, yorgun yaralı yüreğin, bu yanlızlığa fayla dayanamamış. Yaşama “üstü kalsın” demişsin. Gidip tek başına Hamburg’un ıssız bir hastahanesinde ebedi yanlızlığına uzanırken…

Yeni bir başlangıç yapacakmışsın. istanbul’da mezarlığında ebedi yatağına uzanırken….

Sevgili anne ve babanın yanına giderken, bir tek kalan düşlerini, hasretini ve yanlızlığını almışsın sevgili Tufan abi…

SON YOLCULUĞUNA İSTANBUL’DA UĞURLANDI

İşadamı Tuğhan Akan’ın ağabeyi olan Tufan Akan’ın cenazesi, işlemlerin tamamlanmasından sonra, Koronavirüs tedbirleri dolayısıyla önce Arif Cenaze firması ile Frankfurt’ta, oradan da THY Kargo uçağı ile Türkiye’ye gönderildi.

Tufan Akan’ın cenazesi Koronavirüs tebdirleri sebebiyle olağanüstü koşullarda, İstanbul’da yaşayan oğlu Volkan ve bir avuç yakınının katıldığı sessiz bir cenaze töreniyle, İstanbul’da ebedi yatağında toprağa verildi.