Bu yılın Mayıs ayında sayın Belediye Başkanımız Mustafa Erkut Ekinci bey ile görüşmemize daha önce değinmiştim.
Oldukça kapsamlı ve verimli geçen bu görüşmede sayın Başkan bendenize danışmanlık önermiş, ben de bu görevi sevinerek üstlenmiştim. (Bakınız: https://yazaresmaarslanblog.wordpress.com/2019/05/24/sorgun-barinaklarinda-yeni-donem/) Aradan iki ay gibi kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen şimdiye kadar aldığımız yolu bu yazıyla kısaca sizlerle paylaşmak istedim.
Veteriner Himmet Altuğ’un 29.05.2019 tarihinden itibaren gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili verdiği bilgiler elime geçti. O tarihten bugüne kadar hafta içi her gün barınağa gidildi. Kısırlaştırmalar ve tedaviler yerinde yapıldı. Toplam 51 kısırlaştırma gerçekleştirildi. Kısırlaştırma sonrası gerçekleştirilen işlemler iç-dış parazit uygulamaları, küpe ve çip takımı ve antibiyotik tedavileriydi. Barınağın onbinlerce km2’lik alanı kapsayan sınırlarında bu günlerde tel örgülerle kaplanması için direkler dikiliyor. Kısırlaştırma ve sonrasındaki tedavileri biten hayvanlar şu an sınırlı serbest bölge olan bu alanlara bırakılıyorlar. Böylelikle kafeslerde değil de bu alanda serbestce dolaşabiliyorlar.
Gelen iyi haberlerin biri diğerinden güzel. Sakatlanan, ciddi sağlık problemleri, kırığı, yarası olan ve benzeri sebeplerle barınağa getirilen hayvanların tedavileri yapılıyor. Bunun yanısıra sıradan işlemler haline getirilen kısırlaştırma ve parazit uygulamaları gerçekleştiriliyor. Ayrıca hasta olanlara günlük tedavileri yapılıyor ve antibiyotikleri veriliyor.
Unutlmamalı ki bu bahsedilen faaliyetler binlerce kilometre uzaktan veridiğim direktifler, öneriler, talimatlar doğrultusunda gerçekleştiriliyor. Teknolojinin sunduğu sesli ve görüntülü konuşma, sosyal medya bu konuda şükür iyi olanaklar sunuyor. Böylelikle ben de her zaman her an oradaymış gibi hemen her türlü gelişmeden haberdar olup anında müdahale edebiliyor, her vakanın yakın takipçisi olabiliyorum. Elemanlar olayında zaman zaman eski alışkanlıkların terk edilmemesi konusunda zorlanılsa da ben yakın zamanda uyumlu ve yeni dönemin çalışma sistemine uyum sağlayabilen bir ekip ruhunun ortaya çıkacağına eminim. O zaman başarıların ve verimin daha da artacağına inancım tam.
Bu birkaç aylık faaliyetler de gösteriyor ki istenildiğinde her şey mümkün. Dört yıl boyunca uğraşıp birlikte bir şeyler yapabilmenin kavgasını da verdim. Onca yılın sonunda somut hiçbir şeye ulaşamamıştık. Oysa bu denli kısa sürede yapılanlar bence emsal teşkil edebilecek nitelikteler. Bundan ayrıca şu anlam çıkartılmalı, belediyelerle inatlaşmaş, atışmak yerine onlarla birlikte, uyumlu, karşılıklı hoşgörü ve saygı çerçeveleri içerisinde hareket etmek, kişisel öfke veya yakınmaları bir yana bırakıp muhtaç hayvanların çıkarlarını gözetmek en doğrusu.
Bana gelen ve benim de katkı sunduğum görüş ve önerilere gelecek olursam, en başta kuru mama olayına değinmem gerekiyor. Belediye ihalesi ile gelen kuru mamalar tüketime uygun değiller. Bu yüzden hayvanlar arasında karşılıklı kavgalara hatta ölümlere neden oluyorlar. Doğru dürüst tüketilemedikleri için de çabuk bozulup israf oluyorlar. Bu konuda belli bir standart olmak zorunda. Yani yenilebilirlik oranı yeterlinin üzerinde olmalıdır. Üretici firma reklamı yapamayacağımız için bence bu konu çok önemli. Bu konuda tüketiciyi koruma derneklerine de danışılabilir.
Yavrular, yaşlılar ve hastalar için kuru mama ile beslenmek sanıldığından da sağlıksız. En azından bunlar için yaş mama alınması ve beslenmelerinin itina ile gerçekleşmeleri bu canlıların bir çok tıbbi sorununun çözülmesini de beraberinde getirecektir. Yavruların ölümlerinin büyük çoğunluğunun kuru mama tüketiminden dahası tüketilememesinden kaynaklandığı biliniyor. Bir diğer önemli ciddi sorun havalandırma. Kısırlaştırılmamış yetişkin ve yavruların bulunduğu bölmeler çok elverişsiz. Yeterli hava sirkülasyonu olmadığı için koku kaçınılmaz. Bu hem hayvanlar hem de çalışanlar için ciddi riskleri barındırıyor. En kısa sürede uygun pencerelerle yazın açılabilecek, kışın da soğuktan koruyabilecek bir biçimde değişiklilerin yapılması şart.
Kısırlaştırmalar aralıksız sürekli devam etmekte. Buna karşılık bu işlemlerden sonra alana bırakılan köpeklerin sayısı hızla artmakta. Bu alanlara daha fazla bölmelerin yapılması hayvanlar arasındaki kavgaları ve yaralanmaları ortadan kaldıracaktır. Bir diğer önemli sorun yeterli kuduz aşısı temini. Kısırlaştırma operasyonlarından sonra her hayvana çip ve küpe numaraları takılıp sisteme kayıtları yüklenmektedir. Sonrasında gerçekleştirilecek kuduz aşısı uygulamasıyla sisteme kayıtlarının yapılması hem köpeğin, hem çalışanların yararına, hem de olası doğabilecek sıkıntılarda belediyeyi sorumluluktan kurtaracaktır. Tarım müdürlüğünden daha fazla kuduz aşısı talebinde bulunulmalıdır.
Bilindiği üzere barınağın bulunduğu alan oldukça büyük. Tamamıyla tel örgülerle çevrilmesi bayağı zaman alacak. Çalışanlarının iş verimliliğini arttırmak için bir mutfağın olması, geçici de olabilir etkili bir çözüm olacaktır. Bu arada alanın içerisindeki bölümlerin yapım aşamasına başlanıldı. Yapım aşamasında ki bölümler dört veya daha fazla bölüm oluşturulacak şekilde. Bu bölümler sayesinde üzeri kapalı toprak alanda yaşayacak olan yavruların şimdiki beton zeminde yaşamak zorunda olduklaır için ölümlerinin de önüne geçilmiş olunacak. Böylelikle erkek dişi yavru bölümleri olarak ayrılmalı, diğer yandan barınağın kapasitesi de belirli bir seviyede tutulmalı. Eski sağlığına yeniden kavuşan köpekler her türlü işlemleri ve sağlık hizmetleri gerçekleştikten sonra yeniden alındıkları yerlere bırakılmalı.
Son olarak değinmek istediğim nokta halkımız en küçük olayda hemen telefona sarılıp belediyeyi arıyor. Sokakta gördükleri herhangi bir hayvan olduğunda belediyeye şikayette bulunuyorlar. Belki bir kap su veya bir parça ekmek verseler hayvan karnını doyurup kimselere bir zarar vermeyecek. Ancak hayvancağı sakat veya hasta ise belediyeye bildirmek en doğru davranış olacaktır. Onlar böylesi vakalarda gelirler alırlar, gerekli tedavisi ve kısırlaştırılması yapılır, sağlık işlemleri gerçekleştirilir, çipi, küpesi takılır, kaydı yapılır sonrasında ise geri alındığı yere bırakılır. Doğrusu da budur. Barınakları sokak hayvanları ile doldurmak yanlıştır. Barınaklara gelen ziyaretçiler yavru alabilirler. Ziyaretçilere yetişkin hayvanların verilmesi doğru bir uygulama değildir.
Evet, benim anlatacaklarım şimdilik bunlar. Bence buraya kadarı bile belediyelerle her türden hayvanseverlerin ve aktivistlerin, karşılıklı uyum, saygı ve hoşgörü içerisinde birlikte çalışmalarının yarattığı mucizeleri görmeye yeter. Yeterki isteyelim. Gerisi kendiliğinden gelecektir.
Yazar Esma Arslan