Süleyman Deveci: Corona Günlüğü (5)

Salgın hayatımızın hemen her alanını egemenliği altına almış vaziyette. 

Ona karşı verilen mücadelenin, içinde bulunduğumuz durumun savaş koşulları olduğunu söyleyenlere hak vermemek elde değil. Korku, tedirginlik, gizemli bir suskunluk ve bekleyiş günün her anına, yanına, yönüne bulaşmış vaziyette. Yukarılardan gelen bilgilerin kimselerin dişinin kovuğuna yetmediği ortada. Çin ve Güney Kore’den gelen haberlerin ilgi görmemesi yine bir o kadar şaşırtıcı. Avrupa dünya çapında salgının genel merkezi oldu çıktı. Memleketten gelen haberler ise tam da beklenen ve yakışan cinsinden. Olması gereken ve özlenen her türden saydamlıktan, bilgilendirmeden, ciddi ve inandırıcı tedbirlerden ve uygulamalardan yoksun özellikler.

Sabah işe gelirken semtin tam bir hayaletler sokağı olduğuna şahit oldum. Taa ki ucuz kahve satılan ve içerisi ile dışarısı tıklım tıklım müşteri dolu olan göçmen cafesini görene kadar. Virüs kimin umurunda, kapatılan onca işletme, alınan tedbirler, yeni çıkan Hamburg Kararnameleri? Günün o saatinde o kadar insan orada o masalarda ne yapar, ne konuşur merak etmedim değil. Yalnız olmayan insanların, yalnızlığı kabullenmeyen insanların kendilerince yalnızlığı protestosu demek en doğrusu olacak. Ekmeklerini, tatlılarını, çay veya kahvelerini almalarına kimsenin itirazı olmaz ama yan yana daracık masalara kurulup geyik muhabbetine dalmak bende onlar hakkında hiçte iyi düşünceler uyandırmadı.

Çalıştığım yerde müşteriler için yapılan alışveriş listesinde tuvalet kâğıdı da var. Meslek öğrenen genç kızın dolaşmadığı süpermarket kalmamış. Tek bir paket bile bulamamış. Görüntüler her yerde aynı, normalinde birkaç palet boyunda üst üste yığılı tuvalet kâğıdı paketlerinden geriye sadece paletler kalmış. İnsanlar ne yapar o kadar kağıtla diye sorulabilir. Bugün öğrendiğim yeni bir bilgi ilgimi çekti, ileride ticaretini yapabilmek için evinde stoklayanlar varmış. Şu insan ne garip bir varlık. Böylelerinin kafası nasıl işler, nelere çalışır böylesi günlerde turnusol kağıdı gibi kendisini gösteriyor.

Düğün salonu işletmecileri bir araya gelip ne yapabileceklerini Hamburg’da konuşmuşlar. Bir araya gelmeleri bu ortamda yanlış ama talepleri ve ortak hareket etmeleri doğru. Bence ortak bir bildiri kaleme alıp ilgili resmî kurumlara, basına ve kamuoyuna açık bir mektupla seslenmeleri tek seçenekleri. Benzer nice esnafın ilerleyen günlerde serzenişlerine şahit olunacağını şimdiden söyleyebiliriz. Zira alınan doğru ve yerinde kararlar neticesinde nice küçük, orta ve büyük işletmeler olumsuz etkilenecekler ama kim bilir böylelikle nice hayat kurtaracaklarını unutmamalıdırlar. Ayrıca karşılaşılan bu durum ile tek başına olmadıkları aşikâr.

Zor ve ağır koşullar altında günler geçerken insanlar arasında korku ve bencilliğin yanı sıra dayanışmacı ve paylaşımcı özellikler de bir bir kendisini gösteriyor. Çağrılar yapılıyor, ihtiyacı olanlara yardımcı olmak için gönüllü kolektifler kuruluyor, en kötü duruma sosyal ve psikolojik hazırlıklar, yedek planlar yapılıyor. Küresel salgının küresel baskı kadar, anarşi, devrim, kapitalizmin yeni bir aşaması, hatta yeni bir tür komünizme kadar gidebileceği öngörüsünde bulunan ciddi kalemler dile ve söze geliyorlar. Tabii her devirde ve böylesi zamanlarda olduğu gibi boş ve cahil ama bir o kadar zehir saçan tehlikeli çevrelerin en az virüs kadar zararlı komplo teorileri de gırla gidiyor. Dünya çapında binlerce uzman virüs, aşı, ilaç gibi konularda canla başla çalışıyor. Henüz virüsün yapay üretildiğine dair en küçük bir bilimsel bulgu henüz yokken işkembeden atan atana. İnsan aklı ve zekâsı olan bir varlık. Mevzu bunları hangi yönde kullanacağımız yönünde.

Hamburg yalnız değil. Dünya bu salgına karşı harekete geçmiş vaziyette. Almanya sınırlarındaki ülkeler birbiri ardı sıra sokağa çıkma yasağı ilan ediyorlar. Avusturya, Fransa, İsviçre’den sonra Belçika’da bu yönde karar aldı. Almanya’nın, Hamburg’un neden bu denli beklediği, harekete geçmediği eleştirilmeli. Hamburg’daki siyasi partilerin açıklamaları ve seçmenlerini bilgilendirme konusunda neden bu denli pasif kalmaları araştırılacak sosyolojik bir vaka. Gelişmeler şehirde ciddiye alınacak bir muhalefetin olmadığının bence kanıtı. Sol Parti Milletvekili Mehmet Yılmaz’ın virüs hakkında açıklamaları komik ve gayri ciddi, kararnameleri Türkçe’ye ve Kürtçe’ye çevirten Güngör Yılmaz ile Cansu Özdemir’in çabaları takdire layık. Zira gözlemlediğim göçmenlerin bu konuda en az bilgilendirilen kesim olması. 250 000 yerlinin olmadığı bu şehirde bilgilendirmelerin salt Almanca yapılması Hamburg hükümetinin zavallılığına bence bir kanıt. Onun dışında kendi insanımıza da kızmıyor değilim. İnsanlar Hamburg’da yaşıyorlar ama Türkiye’den gelecek haber ve bilgileri bekliyorlar.

Göçmen yerel basın aynı muhabbet devam ediyor. Ee artık doğum günü, düğün toplantı da yok. Ne yapacak ne yazacaklar ben hâlâ bekliyorum. Bu konuda Almanyalılar ile Gazete Hamburg’un çabalarını ilgi ile izliyorum. Kim gazeteci, mesleğini ne kadar ciddiye alıyor, okurunu böylesi günlerde haberdar etmeyecek de ne zaman bilgilendirecek, böylesi günlerde yapılmayacak da ne zaman yapılacak? Yine de haksızlık yapmadan eldeki imkânlar ve koşulların elverişsizliğini de göz önünde bulundurmalıyız. Ama ben sormadan da edemiyorum. Hani o her ay basın kahvaltısı yaptıklarına 30-40 kişiyle boy boy fotoğraflarını sergileyen gazeteciler. Hamburg göçmen medyasının virüs ile ilgili ciddiye alınacak haberlerini toplasan bunların sayısı kadar etmez. Hızlı muhabirler mesleklerine ara vermiş gibiler.

Bu sabahki bilgilere göre dünyada bu virüsten ölüm oranı %3,4 seviyesinde. Dünya çapında 198 018 insana bulaşan virüsten ölenlerin sayısı 7 948, iyileşenlerin sayısı ise 81 950. Türkiye’de hastalığın yüz kişiye bulaşmış olduğu açıklaması batı basınında güvenilmez diye nitelendiriliyor, arka planda hastalık kapanların sayısının çok daha fazla odluğu tahmin ediliyor. Alman Robert-Koch-Enstitüsü ise Haziran ayına kadar Almanya’da bugünkü sayısı 9 360 olan hasta insanın, 10 milyon olacağını kimselerden gizlemeden açıkladı. Almanya’da ve Hamburg’da sokağa çıkma yasağını desteklemem bu yüzden. Almanya’da bugüne kadar bu hastalıktan 26 kişi hayatını kaybetti. 71 kişi ise iyileşti. Hamburg’da hastalığın bulaştığı insan sayısı bu sabahki rakamlara göre 312. Bu hastalıktan dolayı olup olmadığı kesin olmamak üzere bir kişi de hayatını kaybetti.

Haber yazılış tarihi: 18.03.2020