Sonbaharın bitmiş ve kış olmasına rağmen sanki yaprak dökümü gibi Türkiye futbol birinci ve ikinci liginde neredeyse her hafta antrenörlerden birisi dökülüyor ve işini kaybediyor.
Ligden düşmeyi göze almak istemeyen yönetimler faturayı hemen antrenörlere kesiyorlar. Sezon başında bazen adını bilmediğimiz ülkelerden futbolcu getirip kulüpleri keyfi gibi yöneticiler, nerdeyse bunun ne hesabını ödüyorlar nede bunun için cezalanadırıyorlar. Bariz örnek ararsak Gaziantepspor’a bakmak yeterli. Zamanında Beşiktaş’a sadece 1 futbolcu satarak 10 milyon avronun üzerinde para kazanmış kulübün, isim ve telif hakları bir Adana’lı iş adamının elinde. Varsa parayı getiren veririm hakları diyor adam. Bir zamanlar birinci ligde top koşturmuş kulübün tesislerine baktığınız zaman içiniz yanıyor.
Eski Gaziantepspor’dan bahs ediyorum aslında, meselenin özünde yaptığımız bir çok işte olduğu gibi bizim kurumsallaşmayı kabul etmemi gerek. Kulüpler hala birilerinin şahsi şirketi gibi yönetilmeye devam edilirse bir gün liglerimizde top oynanamaz duruma gelir. İddaa ediyorum bugün oynanıyorsa o da büyük bahis şirketlerinin verdikleri destek ile. Buradaki asıl gaye ise Türk milletinin kumara yakınlığı .Düşünün Türkiye’de maç olmayan bir haftasonunu.
Özellikle bahisçiler krize giriyorlar. Gerçi başka ülkelerde maçlar oynanıyor, onlar için sorun değil. Birşeyleri sormamızın ve sorgulamamızın zamanı çoktan geldi.
Yazı ve resimler: Mesut Yaşar