Türk-Alman ilişkileri ele alındı

Hamburg’da düzenlenen panelde “Kimlik – Uyum – Demokrasi” başlığı altında Türk-Alman ilişkileri tartışıldı.

Hamburg’da Friedrich Ebert Vakfı (FES) tarafından, Hamburg Türk Toplumu (TGH) ile işbirliği halinde düzenlenen, “Kimlik – Uyum – Demokrasi” başlıklı panelde Spiegel dergisinin Türkiye eski muhabiri Maximillian Popp, Hamburg Eyalet Parlamentosu Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Güngör Yılmaz ve Berlin-Kreuzberg Antisemitizmle Mücadele İnisiyatifi Genel Müdürü Aycan Demirel enine boyuna Türk-Alman ilişkilerini tartıştılar.

Friedrich Ebert Vakfından Dietmar Molthagen’in yönettiği panele ev sahipliği yapan Hamburg Türk Toplumu Başkanı Murat Kaplan kısa selamlama konuşmasında, diyaloğun önemine dikkat çekerek, bu tip toplantıların amacının da ön yargıları yenmek olduğuna işaret etti.

Mesut Özil örneği

Antisemitizmle Mücadele İnisiyatifi çalışmalarını anlatan Aycan Demirel, okullarda yaptıkları araştırmalarda ve anketlerde çok zıt fikir farklılıklarına ve yer yer siyasi kutuplaşmalara rağmen, Türk kökenli gençlerin tartışmalarını gençlerin medeni bir şekilde yürüttüklerini söyledi. En büyük sorunun gençler arasında değil, öğrenciler ve öğretmenler arasında yaşandığını tespit ettiklerini sözlerine ekleyen Demirel, Mesut Özil örneğini vererek gençlerin, öğretmenlerin duygu dünyasıyla empati yapamadıklarına ve kutuplaşmanın bilgi eksikliğinden kaynaklandığını kaydetti.

Kamu medya kuruluşlarına görev düşüyor

Güngör Yılmaz bilgi eksikliğinin ve kutuplaşmanın nedeninin büyük ölçüde Almanya’daki Türk kökenlileri doğru ve tarafsız bilgilendirecek medyanın bulunmaması olduğunu söyledi. Yılmaz, “Halkı aydınlatma ve bilgilendirme görevleri bulunan ARD ve ZDF gibi kamu medya yapısı içindeki televizyon ve radyoların 3 milyonla çok büyük bir azınlık kitlesi olan Türk kökenliler konusunda bu görevi tam yerine getirdiklerini sanmıyorum. Türk kökenliler çok ciddi oranda Türkiye menşei medyayı izliyorlar. Türk dizilerine bakıyorlar. Bu da tek yanlı algı yaratıyor. Almanya’ya Türkiye’nin medya penceresinden bakıyorlar. Diğer yandan Alman medyasında Türkiye ve Türklerle ilgili haberler genelde olumsuz. Bu da insanlarda ‘Almanlar bizi istemiyor’ şeklindeki yanlış algıyı güçlendiriyor. Almanya’daki Türklere hitap eden tarafsız medya oluşmalı ki, tek yanlı algılar son bulsun” diye konuştu.

“Herkes çaba harcamalı”

Kısa bir süre önceye kadar Spiegel dergisinin Türkiye muhabiri olan, şimdi ise derginin dış haberler müdür yardımcısı olarak görev yapan Maximillian Popp, derginin geçmişte çok fazla Erdoğan eleştirisi üzerine yoğunlaşarak, Türkiye’deki çok canlı muhalefeti ve başka konuları ihmal ettiği öz eleştirisinde bulundu. Popp Türk kökenli göçmenlerin Almanya toplumuna büyük katkı sunduklarını ifade etti. Popp gazeteci olarak gerçekleri yazmak zorunda olduğunu kaydederek, “Bu gerçekler bazılarını memnun etmese bile yazılmalıdır. Türkiye’de kötü giden bir şeyi yazmak Türk ve Türk aleyhtarlığı değildir. Tam aksi geçerlidir” dedi. Türk-Alman ilişkilerinde yaşanan zorlu dönemi bir düğmeye basarak ortadan kaldıracak bir mekanizma olmadığını, ilişkilerin iki ülke insanlarını memnun edecek seviyeye gelmesi için her alanda iki ülkenin ve tüm herkesin çaba harcaması gerektiğini söyledi.